Kasım 2016

6 Posts Back Home
Showing all posts made in the month of Kasım 2016.

Kulak Ağrılarına Dikkat!

Üç çocuktan birinin geniz eti alınıyor ne işse! Biz es geçer miyiz, biz de aldırdık. Ama yaptığımız en doğru şeydi gerçekten. 3-4 yaşlarından itibaren Tanem için yazılan reçetelerden kitap yaparım vallahi. Hele içtiği antibiyotiklerL Zavallı çocuk ayda en az iki kere antibiyotik alarak devirdi bu yaşlarını. Çocuk doktorumuz önce çeşitli aşılar denedi, bağışıklık sistemini güçlendirici ne varsa denedik aslında, keçiboynuzu pekmezi gibi doğal ürünler de verdik olmadı. Sonunda doktorumuz bizi kulak burun boğaz bölümüne yönlendirdi. Doktora gittiğimizde her iki kulağında da ciddi duyma kaybı olduğunu öğrendik. İşin kötüsü bu işi çözmezsek sonunda duyma kaybı kalıcı da olabiliyormuş. Çocuklarda östaki borusu büyüklere göre yatay olduğu için bir de geniz eti büyümüşse biriken sıvı otomatik kulağa akıyor ve orada birikme yapıyormuş. Yani biz aslında ne kadar antibiyotiklerle kurutmaya çalışsak da bozuk bir mekanizmaya karşı gelmeye çalışıyormuşuz. Oradaki geniz eti alınıp kulaktaki sıvı boşaltıldığında hayata yeniden başladık. Bazı durumlarda tüp de takılıyormuş ama…

Kadın Ne mi İster?

Sanıyorum kadın basitçe anlaşılmak ister . Sanki kolaymış gibi:) En azından çaba ister, çabanın sarf edildiğini görmek bile yeterlidir bazen. Bunun için de iletişebilmek lazım ya, işte o hiç de kolay değil. A dediğinin Z anlaşıldığı bir hayat yaşıyoruz son zamanlarda. Sadece kadın erkek ilişkilerinde değil, hem cinsler arasında da aynı şeyler yaşanıyor. Birbirimize tahammülümüzün kalmadığı bir dünyadayız artık, kutuplaşmanın en üst seviyelerde olduğu.. Yaşlılara saygı ve sevginin en büyük değerlerimizden biri olduğunu söylerdik ya o bile kalmadı. Geçen gün babam otobüse binmek üzere durağa gittiğinde peş peşe iki otobüs olduğunu ve ikisinin de kapısının açık olduğunu görünce önde duran otobüs şoförüne sıradakinin bu otobüs mü olduğunu sormuş. Şoför gayet tatsız bir tonla ‘görmüyor musun işte’ deyince babam da emin olamadığını söyleyip açık kapıdan içeri girmiş. İçeri adımını atıp giren 81 yaşındaki babama şoför yine son derece ters bir sesle ‘Zaten siz bizi hiç sevmezsiniz. Selam bile vermedin’ demiş. Babam…

Ben Bir Külüstürüm!

Ne yazık ki ben bir külüstürüm! Kemiklerim doğuştan bozuk, hepsinde ayrı bir hastalık var. Kafamı çevirsem boynum tutuluyor, bez sıksam tetikçi parmak sendromu azıyor, top oynasam golfçü kolum arıza veriyor:) İnanın bu bel, omurga, ayak böyle gidiyor. Bendekiler zaten bir sülaleye yeterken ailemdekiler, etraf, eş, dost derken o kadar çok hastalık ve tedavi konusuyla uğraşmam gerekti ki bayağı donanımlıyım diyebilirim.. Resimdeki arkadaşın kemik ve kaslarının yarısı bende olsa ya:) diyeceğim ütopik olacak:) İşin esprisi bir yana, her zaman şunu söylüyorum, insan önce biraz kendi doktoru olacak. Bu kafanıza göre iş yapın, doktorunuzu dinlemeyin demek değil, amman diyeyim! Sadece gözlemci olun, okuyun, araştırın ve takip edin. Acil olmayan durumlarda hemen ameliyat olmayın mesela, birkaç farklı görüş alın veya iğnelere dikkat edin. Benim başımdan dirseğime yapılan bir iğne yüzünden öyle absürt olaylar geçti ki yıllarca bir kolum hilkat garibesi gibi dolaştım. Bu konu başlığı altında yazdıklarım tamamen benim ve ailemin başından geçenler ve…

Kolaysa Boşan!

Etrafınızda kaç tane eşiyle yaşadığı hayattan mutlu bay veya bayan var biliyor musunuz? Komik ama çok az. Boşanma noktasında olan ama dışardan bakıldığında canımlı cicimli konuşanlar, başkaları yanında eşini aşağılamaktan zevk alanlar, hatta birbirlerine rol yapanlar bile var. Bir de eşlerini seven ama pek çok noktada ayrı düşen, birbirini kıran ve aşktan sevgiye dönüşme sürecinde duygularını kaybedenler var. Hiçbiri eşinden ayrılmayı gerçekten düşünemez ama. Ayrılamayışın kadınlar ve erkekler açısından bakıldığında hiçbir benzerlik göstermediğini görüyoruz. Maddi olarak eş seviyede olan bir erkek ve kadının evlilik bitirme potansiyeline baktığımızda kadınların daha kolay ayrılabildiklerini düşünüyorum. Çünkü kadın kendini idare edebilecek ve hayatını yeniden kurabilecek güce sahiptir. Bir erkek eşinden ayrılırken kurulu düzeninden, yani önüne hazır gelen yemekten, katlanan çamaşırlarından, bakılan çocuklardan vs de vazgeçmiş oluyorken kadın tüm bunları zaten yaptığı için bu düzen kaygısı çok da korkutmuyor gözünü. Bir kadının ayrılması ile ilgili sebepler çokça parametrenin bir araya gelmesiyle oluşabilecekken erkeklerinki temel bir…

Birinci Sınıf Annesi Olmak

Birinci sınıf annesi olmak diye bir kavram var bilir misiniz? Özel veya devlet okulu durumu tamamen değiştiriyor diyebilirim. Benim iki çocuğum da devlette başladı okul hayatlarına, oğlum 5. Sınıfta koleje geçti. Kayra’yı devlet okulunda okuttuğuma hiç pişman olmadım. Mükemmel bir öğretmeni vardı, Atatürkçü, eski desturla harmanlanmış bir eğitim verme biçimi, sevgisini hiç esirgemeyen eşsiz bir öğretmendi. Kayra yabancı dile çok yatkındı, ben de destek olunca koleje başladığında hiç zorlanmadı hatta kısa zamanda kendini aştı gitti. Alt yapısı çok sağlam olduğu için diğer derslerde de hiçbir sıkıntı yaşamadan yoluna devam ediyor. Şimdi kızım da devlet okulunda okuyor. Ancak kitaplar yetersiz, herhangi bir sosyal faaliyet yok, veli profili çok karışık. Böyle bir ortamda başarılı bir çocuk çıkarmak zor gibi görünebilir ama işin aslı öğretmende bitiyor yine de. İlk dört sene çocuğun kazanımları da kayıpları da tamamen öğrenci öğretmen ilişkisine bağlı, eğitim ve öğretimi kuvvetli sevgi dolu bir öğretmen mucizeler yaratabilir, bizim de…

Sporsuz Hayat Ne Kadar Bayat!

Biz sporla büyümedik ne yazık ki. Bedenimiz o yüzden kofti gibi. İstersek incecik olalım, kasları sağlam olmayan bir beden sizi ileriki yaşlarınızda ne kadar ayakta tutabilir ki. Arada yaptığınız düzensiz egzersizler de hayatınızın bir parçası olamadıysa pek de fayda göremezsiniz. Ben hep meraklı oldum bu spor yapma olayına ama bir türlü muvaffak olamadım. Üniversitedeyken yaptığım en büyük sportif faaliyet yanlışlıkla bale dersini almak oldu. Teorik bir ders aldığımı zannederken pratiğini de almışım meğer. Allahım, verilecek ceza bu kadar ağır olmamalı ama!! 65 kiloluk bir yarma gül ve filinta gibi balet ve huri gibi balerinlerin ortasında bir kazma. Yanımda da benden aşağı kalmayan Beyhan. Mecbur girdik derse, taytlarımız ve pisi pisilerimizle nur gibi parladık Koca bir dönem tüm sınıfa ve bale kuruluna rezil olarak gittik geldik derslere. Bunlar işin komik tarafları tabii. Ama ya çocuklarımız? Onlar bizim gibi olmasın, bedenlerini kullanmayı öğrensinler, çalıştırsınlar gencecik kaslarını. Ayrıca sporcu ruhlu gençler, hem disiplinli…

Navigate