Acı Çekme Sanatı

aci-cekme-sanati

Eskiden başladığım bir kitabı bitirmediğim hiç olmazdı, şimdi ise elimde 7 ayrı kitap var, her biri yarım yarım bana göz kırpıyor. Sonra baktım ki başladığım romanı da yarım bırakmışım, bir ara çocuklara İngilizce ders veriyordum onu da bir kenara bırakmışım hatta spora bir dünya para vermeme rağmen bir gidiyorum bir vazgeçiyorum. Nasıl bir koç burcuyum ben!!! Sanırım 30’dan sonra yükselen burcuma geçiş yaptım, ya kovayım ya balık o da net değil. Allahım korkuyorum, daha olay olmadan en kötüsünü düşünüp sanki olmuşçasına karalar da bağlayacaksam (balık burcu misali) direk vurun beni, kendime tahammül edemem valla:)
Yok! Bu yarımlar başka bir açlığın habercisi bence. Arıyorum, tam bulamadım ama bulunca mutlaka haber vereceğim. Şimdilik yarımlarımla mutlu olmaya çalışmalıyım galiba. Hem zaten insan neden kendini hep zorlar ki? Gitmiyorsa bırakmayı bileceksin, kendine bir müsaade et değil mi? Hayat o kadar zor ki.
Misal benim hayatıma bir bakalım. Oğlum daha bir buçuk yaşındayken annemi kaybettim. Ama öyle kolay bir kaybediş değildi bu, pek çok kanser hastasının yaşadığı travmatik olaylardan geçtik biz de. Yıllarca gördüğüm manzaraları kafamdan silmeye çalıştım, yok olamadı ama bunu ne aileme ne de etrafımdakilere yansıtmadım, yapamadım, keşke yapabilseydim. Keşke kendimi biraz daha rahat bırakabilseydim. ‘Çocukların var bak, kocan var, onlar için güçlü olmalısın’ dediklerinde ‘peki anneleri kafayı yediğinde onlara nasıl faydalı olacak’ diyebilseydim. Ama ben güçlü durmayı ve içimden ağlamayı tercih ettim.
Hiç dikkat ettiniz mi bilmiyorum, yakınını kaybeden insanların ilk bir ay yanında bir sürü insan olur, sonra yavaşça el ayak çekilir, daha az aranır olursunuz, o anda buna dikkat edemeyecek kadar bitiksinizdir ama sonra anlarsınız sebebini. Basitçe seninle ne konuşacaklarını bilemezler. Gülseler kendilerini suçlu hissederler, anlatacakları herşey bu büyük acı karşısında anlamını yitirmiştir bu da paylaşımları düşürür, dinleyeyim deseler karşılarındaki muhtemelen konuşmak istemez, ortam hep gergin kalır veya çok anlatıp ağlayan bir insan ise acıyla yoğrulmak ve bu durumun süreklilik arz etmesi insanların psikolojisini bozar. Gidenler birkaç yıl sonra geri gelmeye başlarlar, sen daha sen gibi olduğunda, mevzular daha güncel, daha kaldırılabilir olduğunda. Bu çok insanca ama acı veren bir süreç. Çok şükür ki ben öyle büyük bir acıyı dostlarımla birlikte atlattım, çok az kaybım oldu, olanlar da zaten dostum değillermiş ya, sağ olsunlar yeter..
Bu konuyla ilgili tek bir sözüm var: Biz yaşadığımız sürece başkaları ölecek ve bizler buna hazırlıklı olmalıyız. Babamın annemden sonra bana bir tavsiyesi olmuştu, ihtiyacı olan için naçizane: ‘Çok acı çektiğini hissettiğinde ve bununla başa çıkamadığında çok derin bir nefes al kızım, sana faydası olacaktır’. Çok basit, komik derecesinde basit hatta. Ama işe yarıyor, bir nebze de olsa…
Not: Bu arada hala ‘bak çocukların var, kocan var’ diyen teyzelere yağdırıyorum.. sanki yok dedik!

Leave A Reply

Navigate