Annenin Gözünden

Evet Delisin Çünkü İçinden İnsan Çıktı!

Vallahi başlığı atarken aydım. Uzaylı filmlerine şok içinde bakarız ya, yaratığın içinden bir yaratık daha çıkıyor, vaayyyy büyük olay. Yahu bilmem kaç yüz bin yıldır biz yapıyoruz bu işi. Bildiğin insan çıkartıyoruz içimizden. Biz adına doğum, dünyaya bebek getirmek deyip basitleştiriyoruz olayı ama ‘insandan insan çıkartma’ deyince hem havalı oluyor hem de işin mahiyeti büyüyor. İşin esprisi bir yana, çocuk sahibi olduğunuz an dünya başka bir türlü dönmeye başlar. Etrafınızdaki insanlar adeta evrim geçirir de onları ilk defa gerçekten tanıdığınızı hissedersiniz. Daha önce sevdiklerinize gıcık, bazı sinir olduklarınıza ise sempati duymaya başlarsınız. Ne oluyor yahu, hepiniz kafayı mı yediniz? Yooo!! Uyan, değişen sensin kızım!!! Ama bunu ancak 1-2 sene sonra anlayabileceksin. Biri seni uyarsa bile bu zaman zarfında algıların hormonların tarafından kuşatıldığı için çok sağlıklı düşünemeyebilirsin. Özellikle ilk bebeğini dünyaya getiren anneler için bu durum daha da geçerli sanırım. Örneğin ilk bebeğim olduğunda yaklaşık 10 kişiye kafa atmak, 5 kişiyi…

Teog Hakkında Bilmeniz Gerekenler

Hayatımız sınav olmuş. Eğitim sisteminin karanlık yollarında ilerlerken.. Ah pardon aydınlık mı demeliydim? Kusura bakmayın, o bizim küçüklüğümüzde son kırıntıları kargalar tarafından yenmiş bir ekmek parçası zira son 30 yılda eğitim mefhumunun aileleri de çocukları da perişan etmekten başka bir anlamı kalmadı. Her geçen gün içi boşalan devlet okulları kitapları, oradan oraya savrulan öğretmenleri, yabancı dil eğitimi adı altında kiraz ve pembeden başka bir şey öğretilmeyen yabancı dil dersleri ile devlet okulları ne yazık ki tercih edilmek istenmiyor. Daha 3. Sınıftayken aileler acaba burs kazanır mı diye özel dersler ve yabancı dil eğitimi ile buluşturmaya başlıyor minik yavrularını. Bu bursları kazanmak da hiç de sanıldığı kadar kolay değil, oldukça zorlu sınavlar yapılıyor. Hele de devlet okulundan çıkan bir çocuğun şansı özel okuldan çıkanlara göre daha az oluyor. Tavsiyeler Gelelim Teog gerçeğine. Eleştirecek çok şey var ama nafile bir çaba için sizin de gözünüzü yormak istemem. Daha yeni TEOG illetinden kurtulmuş…

CENNETE BİLET TEK GİDİŞ AÇIK

Sevgili anneler, cennete bodoslama girme hakkımızın olduğunu eminim hepiniz biliyorsunuzdur. Evet evet tek gidiş açık. Şimdi arkadaşlar, biz bu hakkı elde etmek için az şey yapmıyoruz değil mi? Önce bu konuya bir açıklık getirelim. Kimisine göre kötü, kimisine göre idare eder, kimisine göre ise kabus bir hamilelik dönemi geçiriyoruz. Misal bendeniz klasik mide olaylarının yanı sıra bir de ayağımı kırınca Sürahi Nine’nin hidrojen gazı ile şişirilmiş hali gibi olmuştum:) Az da değil, tüm alışkanlıklarınızdan vazgeçtiğiniz, içtiğiniz meyve suyundan, çıktığınız güneşe, yaptığınız egzersize kadar vs. her şeye dikkat ettiğiniz bir 9 ay geçiriyorsunuz. Sonra doğum zamanı geliyor. Allahım onun zaten polemikleri yeter insana ya da öyle zannedilir. Sezaryen mi normal mi, normal epidural mi, anormal elimin tersi mi falan filan.. Kararlar verilir, kararlara alışılır ve doğum anı gelir. Kocasına vasiyet bırakanlar, küs olan kaynanası ile barışıp helalleşenler veya borçlarını ödeyenler olur, zannedersiniz doğuma değil öbür tarafa hazırlanıyor. Nasılsa cennete bilet var ya…

Kulak Ağrılarına Dikkat!

Üç çocuktan birinin geniz eti alınıyor ne işse! Biz es geçer miyiz, biz de aldırdık. Ama yaptığımız en doğru şeydi gerçekten. 3-4 yaşlarından itibaren Tanem için yazılan reçetelerden kitap yaparım vallahi. Hele içtiği antibiyotiklerL Zavallı çocuk ayda en az iki kere antibiyotik alarak devirdi bu yaşlarını. Çocuk doktorumuz önce çeşitli aşılar denedi, bağışıklık sistemini güçlendirici ne varsa denedik aslında, keçiboynuzu pekmezi gibi doğal ürünler de verdik olmadı. Sonunda doktorumuz bizi kulak burun boğaz bölümüne yönlendirdi. Doktora gittiğimizde her iki kulağında da ciddi duyma kaybı olduğunu öğrendik. İşin kötüsü bu işi çözmezsek sonunda duyma kaybı kalıcı da olabiliyormuş. Çocuklarda östaki borusu büyüklere göre yatay olduğu için bir de geniz eti büyümüşse biriken sıvı otomatik kulağa akıyor ve orada birikme yapıyormuş. Yani biz aslında ne kadar antibiyotiklerle kurutmaya çalışsak da bozuk bir mekanizmaya karşı gelmeye çalışıyormuşuz. Oradaki geniz eti alınıp kulaktaki sıvı boşaltıldığında hayata yeniden başladık. Bazı durumlarda tüp de takılıyormuş ama…

Ben Bir Külüstürüm!

Ne yazık ki ben bir külüstürüm! Kemiklerim doğuştan bozuk, hepsinde ayrı bir hastalık var. Kafamı çevirsem boynum tutuluyor, bez sıksam tetikçi parmak sendromu azıyor, top oynasam golfçü kolum arıza veriyor:) İnanın bu bel, omurga, ayak böyle gidiyor. Bendekiler zaten bir sülaleye yeterken ailemdekiler, etraf, eş, dost derken o kadar çok hastalık ve tedavi konusuyla uğraşmam gerekti ki bayağı donanımlıyım diyebilirim.. Resimdeki arkadaşın kemik ve kaslarının yarısı bende olsa ya:) diyeceğim ütopik olacak:) İşin esprisi bir yana, her zaman şunu söylüyorum, insan önce biraz kendi doktoru olacak. Bu kafanıza göre iş yapın, doktorunuzu dinlemeyin demek değil, amman diyeyim! Sadece gözlemci olun, okuyun, araştırın ve takip edin. Acil olmayan durumlarda hemen ameliyat olmayın mesela, birkaç farklı görüş alın veya iğnelere dikkat edin. Benim başımdan dirseğime yapılan bir iğne yüzünden öyle absürt olaylar geçti ki yıllarca bir kolum hilkat garibesi gibi dolaştım. Bu konu başlığı altında yazdıklarım tamamen benim ve ailemin başından geçenler ve…

Birinci Sınıf Annesi Olmak

Birinci sınıf annesi olmak diye bir kavram var bilir misiniz? Özel veya devlet okulu durumu tamamen değiştiriyor diyebilirim. Benim iki çocuğum da devlette başladı okul hayatlarına, oğlum 5. Sınıfta koleje geçti. Kayra’yı devlet okulunda okuttuğuma hiç pişman olmadım. Mükemmel bir öğretmeni vardı, Atatürkçü, eski desturla harmanlanmış bir eğitim verme biçimi, sevgisini hiç esirgemeyen eşsiz bir öğretmendi. Kayra yabancı dile çok yatkındı, ben de destek olunca koleje başladığında hiç zorlanmadı hatta kısa zamanda kendini aştı gitti. Alt yapısı çok sağlam olduğu için diğer derslerde de hiçbir sıkıntı yaşamadan yoluna devam ediyor. Şimdi kızım da devlet okulunda okuyor. Ancak kitaplar yetersiz, herhangi bir sosyal faaliyet yok, veli profili çok karışık. Böyle bir ortamda başarılı bir çocuk çıkarmak zor gibi görünebilir ama işin aslı öğretmende bitiyor yine de. İlk dört sene çocuğun kazanımları da kayıpları da tamamen öğrenci öğretmen ilişkisine bağlı, eğitim ve öğretimi kuvvetli sevgi dolu bir öğretmen mucizeler yaratabilir, bizim de…

Sporsuz Hayat Ne Kadar Bayat!

Biz sporla büyümedik ne yazık ki. Bedenimiz o yüzden kofti gibi. İstersek incecik olalım, kasları sağlam olmayan bir beden sizi ileriki yaşlarınızda ne kadar ayakta tutabilir ki. Arada yaptığınız düzensiz egzersizler de hayatınızın bir parçası olamadıysa pek de fayda göremezsiniz. Ben hep meraklı oldum bu spor yapma olayına ama bir türlü muvaffak olamadım. Üniversitedeyken yaptığım en büyük sportif faaliyet yanlışlıkla bale dersini almak oldu. Teorik bir ders aldığımı zannederken pratiğini de almışım meğer. Allahım, verilecek ceza bu kadar ağır olmamalı ama!! 65 kiloluk bir yarma gül ve filinta gibi balet ve huri gibi balerinlerin ortasında bir kazma. Yanımda da benden aşağı kalmayan Beyhan. Mecbur girdik derse, taytlarımız ve pisi pisilerimizle nur gibi parladık Koca bir dönem tüm sınıfa ve bale kuruluna rezil olarak gittik geldik derslere. Bunlar işin komik tarafları tabii. Ama ya çocuklarımız? Onlar bizim gibi olmasın, bedenlerini kullanmayı öğrensinler, çalıştırsınlar gencecik kaslarını. Ayrıca sporcu ruhlu gençler, hem disiplinli…

Madalyalık Meme Verme Olayı

İkinci hamileliğimin ilk 6 ayı fena değildi aslında, sadece problemleri Polyanna usulü geriye itemediğim, alışık olmadığım için de bünyemin tüm bu sorunları kaldıramadığı bir süreçti. Ama bir yandan da top gibi yuvarlana yuvarlana her yere girip çıktığım, gezdiğim, eğlendiğim birçok günüm de oldu. Oğlum 1. Sınıfa başlamıştı, okul evimin tam arkasında olduğu için yürüyerek gidip alabiliyordum oğlanı. Hamileliğimin 7.5 ayında yine birgün oğlumu okuldan almaya giderken, spor ayakkabı ile ayağımı burktum. Ayak öyle bir döndü ki hem bilek kemiğimin bir parçasını kırdım hem de bağlarımı kopardım. İşin komiği ayağım hiç şişmediği ve morarmadığı için etrafımdaki herkes geçer dedi taa ki doktorum bir hafta geçmesine rağmen topalladığımı görene kadar.. Sonuçta hamileliğin en ağır dönemini koltuk değneğiyle geçirdim. Ama inanın bebeği emzirmek acıların en büyüğüydü. Bu yüzden meme veren tüm kadınları kardeşim sayıyor, onların acılarını paylaşıyorum. İlk günler yarıklar ve çatlaklar yüzünden korkar olmuştum meme saatinin gelmesinden. Hemen silikon aldım faydası olur…

Bebiş Kime Benziyor?

Herhalde bir bebek hakkında en çok konuşulan şey bebeğin kime benzediği ya da genel tabiriyle ‘hangi tarafa’ benzediğidir. Bu taraf denen şey var ya, değme fanatik FB, GS veya BJK taraftarlarına taş çıkartır. Bebeğin babaannesi anneannesine: – Bak Necla biliyor musun, ufaklık ayyynı Kamil’in küçüklüğü, yani bu kadar olur. Bir fotoğrafı var bebecikken…’ ve fotoğraflar çıkartılır, deliller baba tarafından anne tarafına sunulur. Gerçekten de bebek babaya çok benzemektedir. Ama anne tarafının da söyleyecek sözleri, sunacak delilleri vardır elbette. -Aaaa sen gel de bizim Melek’in küçüklük resimlerini gör, bakkk aynı! Babaanne: -İlahi Necla, senin kızın saçları kestane, hem gözleri de ne bileyim.. ne renk pek anlaşılmıyor. Necla’nın sinirden vücudu kımıl kımıl atmaktadır. -Melek de doğduğunda saçları saman sarısı gözleri masmaviydi, değişir o şekerim.’ Her iki taraf da iddiasında o kadar kararlıdır ki bir tarafın öbürüne galip gelmesi olanaksızdır sadece nezaketten isyan etmezler. Bu konu ailenin diğer büyüklerinin arasında da konuşulur mutlaka.…

Navigate